13 Temmuz 2010 Salı

LANET EDEBİYATI


Literature kelimesi dilimizde edebiyat kelimesinin karşılığı gibi görünmekte ancak gerçekten öyle mi?Edebiyatın içine neleri dahil ettiğimize bakarsak ve Literature içine neler dahil edilmiş batı kültüründe incelersek aynı şeyler olmadığını görebiliriz.Edebi yazın ve edebi olmayan yazın diye bir ayrım sözkonusu dilimizde,öyleyse literature kelimesi için "yazın" dememiz daha mantıklı görünmektedir.Yazıya dair her türlü biçim Literature kelimesiyle tanımlanabilir.Peki edebiyat ile neyi amaçlıyor ve yazını ikiye bölüyoruz?
Kurgusal ya da kurgusal olmayan bir ayrım mıdır?hayır öyle görünmüyor.kurgusal olup da edebi bulunmayan yazılar bizi böyle bir ayrımdan uzak tutuyor.Peki tam olarak Edebi yazı ne demektir?Bir yazının edebiyat içine dahil edilmesine kim karar veriyor,yazan kişi mi,okuyan kişi mi?Yoksa hiç alakası olmayan çok bilmişler mi?sanırım akademik yazılar bile yazın dili olarak kabul edilmiyor değil mi?
gerçekliğin harfler kullanılarak yansıtılması,literature kelimesinden anladığımız budur.Bu gerçekliği ister kurgusal olarak yansıtın(gerçekliğin üstü kapalı anlatımı),ister birebir gerçekliğin yansıması olarak kullanın,ister belli bir estetik olsun ya da olmasın yazı yazıdır.sözcükler bir organize edici tarafından birleştirilerek bir bütünlük oluşturulur,okunduğunda bütünsel ve bambaşka anlam çıkar.kırmızı tek başına sadece kırmızıyken yanına bir çocuk geldiğinde,getirildiğinde,çocuk daha önemlidir ve kırmızı onu niteleyen haline gelir.
Neden fantastik şeyler yazıyoruz ya da insanlar neden fantastik yazına ilgi duyuyor?
Bu soruna önyargılar diye cevap verebilirim Murat.çok güzel bir soru sordun ve sınıfın en parlak öğrencisi olduğunu bir kez daha göstermiş oldun.Diğer arkadaşların gibi öğretmenine soru sormaktan çekinmiyorsun,merakın ve öğrenme arzun hoşuma gidiyor.
Bazı insanlar gerçekliğe karşı fazla duyarlı olurlar,gerçekliği oluşturan unsurlara karşı bir önyargı bulunur ve nefret duygusu hakimdir.Bu insanlara gerçekliği tüm çıplaklığıyla anlatmaya kalktığımızda yani hiperrealist bir tutumla yaklaştığımızda bu insanlar kaçacaktır.çünkü yeniden yüzleşmek istemeyecektir.insanların savaşta ölmesi acı vermektedir ve ikinci dünya savaşına dair filmleri izlemez bu kişiler,izlerse de tarafsız bir şekilde bakamaz ve gerçekliği tam olarak anlayamazlar.Ancak savaş fantastik yazın ile tıpkı tolkien'in yaptığı gibi anlatılırsa bir değişim yaratabilir.Fantastik karakterlerde ölüm gerçek ölüm gibi değildir,onlar kurgusaldır ve insan değildir.bir elf ile ya da bir hobbit ile özdeşleştirmez kendini bir insan.
Yani hikaye bize ne kadar uzaksa o kadar iyi anlayabiliyoruz,benim anladığım bu, değil mi hocam?Hikayeye uzaktan bakmak,yani bir tanrı gibi,tarafsız gözle.
Kesinlikle haklısın Murat.zaten o şekilde bakabilenler,insan kimliğinden belli bir süre sıyrılabilenler için gerçekliği olduğu gibi okumak sorun teşkil etmez.

20 Haziran 2010 Pazar

14 Mayıs 2007 Pazartesi

ONCE

yönetmen:john carney
oyuncular:glenn hansard,marketa ırglova